Skip links

Cilt sağlığına Omega 3 ve antioksidan etkisi

Omega-3 ve omega-6 gibi esansiyel yağlar, insan ve diğer memelilerde yaşam için mutlak gerekli olan yağlardandır. Vücutta sentezlenemediği için diyetle alınması gerekmektedir.

Vücudumuzda birçok noktada kilit rol oynamakla beraber özellikle hücre zarı yapısında yer alarak hücrenin fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirmesini sağlarlar. Enflamasyon (yangı) dengesi için de gereklidir.

Sağlıklı bir beden yapısı için omega-3 ve omega-6 yağların denge halinde olması gerekmektedir. İdeal beslenmede istenilen, gıdalarla alınan omega-3/omega-6 oranın 1:4 olmasıdır. Ancak omega-6 tüketimindeki artış ile bu denge bozulmuştur. Endüstrileşmiş toplumlarda Omega-6 içeren bitkisel sıvı yağ tüketiminin artması, hazır gıdalar, fast food beslenme tarzı, margarin kullanımının yaygınlaşması gibi nedenlerle aşırı miktarda tüketilmektedir. Yapılan araştırmalar, hücre zarlarındaki omega-3 ve omega-6 (Q-3/Q-6) oranının, 1/20-1/50 kadar yüksek olduğunu göstermiştir.

İdeal denge varlığında hem omega-3, hem de omega-6 yağ asitleri cilt sağlığını korur. Esnek ve pürüzsüz cilt oluşumuna katkı sağlar, derinin yaralanmalardan ve enfeksiyonlardan korunmasını sağlar, vücut sıcaklığı ve su kaybını düzenler. Ancak omega-6 lehine bozulan denge ciltte de bazı yangısal hastalıkların, alerjik reaksiyonların ve tepkimelerin oluşmasına, cildin hızlı yaşlanmasına yol açar. Çünkü omega-6 yağlar enflamasyon yapıcı özelliktedir ve omega-6 yağ düzeyindeki kontrolsüz artış, etkilerinin daha şiddetli görülmesine ve hastalıklara zemin oluşturmasına yol açmaktadır.

Omega-3’ler ise anti-enflamatuvar (yangı önleyici) etkilidir. Yüksek düzeydeki omega-6’dan kaynaklanan zararlı etkilerin ortadan kaldırılmasında önemli rol oynar. Omega-3’ler hücrenin sağlıklı olmasından ve yenilenmesinde sorumludur. Sağlığımız için temel olan ideal kan dolaşımını sağlar. Beyin sağlığına, kalp ve damar sağlığına, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Cildin nemini koruyarak, genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine destek olur. Omega-3 yağ asitlerinden biri olan EPA’nın güneş ışınlarına bağlı oluşan cilt yaşlanmasını önlediği ve yaşlanma belirtilerini hafiflettiği de bilinmektedir.

 

Cildimizin korunmasında bir başka önemli molekül de yağda eriyen ve antioksidan özellikte bir madde olan koenzim Q10’dur. Yaşlanma, immün sistem bozuklukları, dejeneratif bozukluklar veya kanser gibi hastalıkların oluşumunda rolü bulunan serbest radikalleri önleyici etkisi vardır.  

Vücudumuzda da üretilen koenzim Q10 molekülün yaşlanma ile yapımı azalmakta buna karşın ihtiyaç artmaktadır. Bu nedenle açığı kapatmak için dışarıdan takviye edilmesinde fayda var. Dışarıdan besin veya takviye yoluyla alınan koenzim Q10 aktif formu olan ubikinol okside formu olan ubikinona göre emilimi 4 kata varan oranda daha iyi emilim gösterir ve kan koenzim Q10 düzeyini hızla yükseltebilir. Cilt yaşlanmasının hızlandığı 40 yaş üzeri dönemde emilim ve faydayı artırabilmek için ubikinol kullanılması daha iyi olur.

Koenzim Q10 vücutta birçok işlevi hücresel düzeyde yapmaktadır. Enerji vitamini olarak da adlandırılan bu molekül, hücrelerin enerji üretimini artırarak sağlıklı çalışmasını desteklerken diğer taraftan da antioksidan koruma sağlar.

Fakat 40’lı yaşlardan itibaren vücuttaki seviyesi giderek azalmaktadır. Besinlerle aldığımız miktar da yetersiz hale gelir ve enerji üretimi yeterli olmayan hücreler daha erken hızlı yaşlanır, daha kısa yaşar veya erken ölür. Yaş ile birlikte kronik hastalıkların varlığı da koenzim Q10 seviyesini düşmesinde etkili olmaktadır. Bu nedenle dışarıdan takviye edilmesi gereklidir.

Ubikinolün güçlü bir antioksidan kapasitesi vardır. Tüm hücrelerde olduğu gibi cilt hücrelerinin korunmasında ve varlığını devam ettirmesinde de çok etkili bir destektir. 2014 yılında Japonya’da Tian ve arkadaşlarının yaptığı bir bilimsel çalışmada ise ubikinol formunda koenzim Q10’un uzun yaşam geni olarak da bilinen Sirtuin genini aktif hale getirdiğini ve yaşlanmadan kaynaklanan bulguları azalttığını gösterilmiştir. Ubikinol ağız yoluyla alındığında deri ve deri eklentilerini (saç, tırnak gibi) hücresel düzeyde korur. Cildin yaşlanmasını geciktirir, sağlıklı ve canlı olmasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı cilt kremlerinde de sıklıkla kullanılmaktadır.

Astaksantin, vücut ve özellikle cilt sağlığın korunmasında etkin rol oynayan antioksidan özellikte bir karetenoittir. Yapılan klinik çalışmalarda organlarda yaptığı koruyucu etkilerin yanında serbest radikallerin ve güneşin zararlı etkilerine karşı cildi koruduğu gösterilmiştir. Yağda eriyebilen özelliğinden dolayı ciltte yerleşerek güneşin zararlı ışınlarını emer.

The Journal of Dermatological Science’da yayınlanan bir çalışmada da UVA kaynaklı DNA hasarına karşı koruyucu olduğu görülmüştür. Sistemik bir güneş koruyucu gibi etki gösterir. (PMID: 12354422) İrlanda’da yapılan bir başka çalışmada ise astaksantinin güneşin zararlı ışınlarından (UVA) kaynaklanan oksidatif stresten korunmada, luteinden 1000 kat, beta karotenden ise 100 kat daha etkin olduğu bulunmuştur. (PMID: 9651820)

Ciltte kolajen hasarını engelleyerek kırışıklık oluşumu, yaşa bağlı pigmentasyon gibi yaşlanma etkilerini geriye çevirmektedir.

Cilt sağlığı için önemli olan vitamin, minerallerden ve kolajen desteğinden diğer bir başlık altında bahsedeceğim.

Hakkımda

Elif Pahsa

Fonksiyonel Tıp & Beslenme
’Yaşamın Anahtar Minerali Magnezyum’ Kitabının Yazarı